12 Şubat 2014 Çarşamba

BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLLERİNİN ÖNEMİ

BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLLERİNİN ÖNEMİ
Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak olan Milletvekili Genel Seçimi Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik seçimidir. Zira bu seçim sonucunda Milletvekillerinin partilere dağılımı üniter yapımızın geleceği açısından çok önemli.
İktidar Partisi Meclisteki çoğunluğuna dayanarak, büyük zorlamalar neticesinde, hatta oldu bittilere getirilerek Anayasada radikal değişiklikler yapıldı, radikal kanunlar çıkartıldı. Anayasanın ve kanunların etrafından dolanıldı, ana amaç gizlendi. Halkımızın büyük çoğunluğu maalesef böyle bir endişe taşıyor.
Siyasi İktidar, Demokratik Açılım… vs. gibi söylemler ile işe başladı ama, dilinin altındaki baklayı çıkarmaya bir türlü cesaret edemedi, ya da oy kaybına uğrar gerekçesi ile zamanlama açısından bunu uygun görmedi. Asıl Anayasa değişikliğini 12 Haziranda yapılacak seçim sonrasına bıraktı.
Seçim sonrasına bırakılan Anayasa değişikliğinin, Anayasanın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez 3 maddesi ile ilgili olduğu söyleniyor. Halkımızın büyük bir çoğunluğu, gizlenmiş olan böyle bir nihai hedeften dolayı endişe duyuyor.
Peki, böyle bir tehlike var mı, varsa nasıl bir önlem alınabilir?
Ben yazılarımda objektif olmaya çalışıyorum ve halkımızın nabzını tutmaya da gayret ediyorum.
Bu bakımdan benim yazılarımı bir analiz-sentez olarak da değerlendirebilirsiniz.
19 Nisan 2011 tarihli Resmi Gazete’yi incelediğimizde Türkiye genelinde 249 Bağımsız Adayın olduğunu görüyoruz. Eğer Bağımsız Adaylık için müracaat bedeli olarak 7.734 TL gibi astronomik ve demokratik olmayan bir meblağ konmasaydı. Bu sayı daha çok yukarılara çıkardı.
2007 seçimlerinde Bağımsız Adaylar için belirlenen müracaat bedelinin şimdiki parayla 446 TL iken, 2011’de 7.734 TL’ye çıkarıldığını görüyoruz. Bu Kanun 08/04/2010 tarihinde çıkarılmış ve kanun numarası 5980. Bunun da insanların seçilme hakkına aykırı olduğunu, Meclise girecek Bağımsız Adayların sayısının minimum seviyede tutulmasına yönelik bir hedeften kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Daha 08/04/2010 tarihinde çıkartılan böyle bir kanun, Bağımsız Adaylara karşı yapılan bir önleme hareketidir. Bu husus, Siyasi İktidarın ileriye dönük çok ciddi planlarının olduğu endişesini kuvvetlendiriyor.
Bu seçimde Bağımsız Adayların sayısının niye yüksek olduğunu yorumlamaya çalışalım.
Halkımızın önemli bir kısmı Demokratik Açılım…vs. gibi söylemlerden ve Güney Doğuda Devlete kalkışmalardan son derece rahatsız. Bu konuda siyasilerin söylemlerine inanmıyor ya da kuşku ile bakıyor. Bu yüzden çoğu vatansever kişi Bağımsız Aday olmak istiyor.
Eğer beklenenin dışında, Devletin üniter yapısına, Vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğüne yürekten inanan çok sayıda Bağımsız Aday Meclise girerse çok şeyler değişir.
Diyelim ki böyle üstün vasıflara sahip Bağımsız Milletvekillerinin oranı %10 olsun. Bu oran 55 Milletvekili demek. O zaman AKP tek başına İktidar olacak çoğunluğa ulaşamaz Koalisyon dönemi başlar.
Birkaç Siyasi Lider, kandırılarak, korkutularak, parayla ya da başka yöntemlerle bir amaca yönlendirilebilir. Ve nihayetinde böyle bir amaç Milletimizin ve Cumhuriyetimizin sonunu, felaketini hazırlayabilir… vs.
Ama her biri üstün vasıflara sahip 55-60 Bağımsız Milletvekilini tek tek ikna etmek, korkutmak, satın almak… vs. çok zor, hatta imkansız.
Eğer bu formül tutarsa, Merkez Sağı ve MHP’yi baraj altında bırakmak için yapılan yönlendirmeler ve çevrilen dolaplar boşa çıkar, sonuçsuz kalır.
Eğer AKP bu seçimde tek başına iktidar olacak çoğunluğu elde edemezse, bu husus AKP’nin sonunu hazırlayacağı gibi, Batı Emperyalizmi de en büyük destekçisini kaybeder.
Yapılan bütün yönlendirmeler, akla hayale gelmeyecek entrikalar, alınan tüm önlemler AKP’nin bu seçimde hezimete uğramaması içindir.
Ben Batıyı, Batı Kültürünü çok iyi tanıyan bilen bir kişi olarak tüm Siyasilere tavsiyem şudur:
Batıda dostluk yoktur menfaat vardır.
Batı istediğini elde ettikten sonra, zamanı geldiğinde, kendisine hizmet eden, yardımcı olan kişi ya da kişileri harcamakta bir an olsun tereddüt etmez. Saddam Hüseyin örneğini ve onu akıbetini unutmayalım.
CHP’nin eski Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal’ın bir seks kaseti skandalı ile, DP eski Genel Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk’un da bir şekilde partilerinin başından uzaklaştırılmaları olayını asla hafife almayalım.
Bu 2 liderin üniter yapımıza, Vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğüne ve Ulusal menfaatlerimize ne kadar yürekten bağlı oldukların da göz önünde bulundurursak, yakın gelecekte bizi ne kadar büyük tehlikelerin ve sorunların beklediği sonucunu çıkarabiliriz.
            Sayın Hüsamettin Cindoruk da oynanan oyunların bozulması hususunda Vatansever Bağımsız Milletvekili Adaylarının desteklenmesine işaret etmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi AKP, iktidara geldiğinden bu güne kadar eylem ve söylemleriyle toplumu hep gerdi. İş üretme yerine hep Anayasa ve Kanunları değiştirmekle uğraştı.
Anayasa ve bazı Kanunların değiştirilmesi hususundaki ısrarlı çalışmaların ve seçim sonrasında Anayasa da daha köklü değişikliklerin yapılacağının beyan edilmesi… vs. gibi hususların da, AKP’nin sadece kendi fikirleri olduğu kanaatinde değilim.
Zaten Sayın Başbakanımızda defalarca kendisinin Büyük Ortadoğu projesi BOP un eş Başkanı olduğunu söylemişti. Bu itibarla yapılan bütün önemli çalışmaların BOP çerçevesi dâhilinde yapıldığı, yürütüldüğü sonucu çıkıyor.
Tunus’ta başlayıp, daha sonra Mısır, Cezayir, Libya, Yemen, Suriye, …vs. ye sıçrayan isyan hareketlerinin sadece demokratikleşme amacına yönelik olduğunu düşünürsek, yanlış bir yargıya varmış oluruz. Gerçi bu gibi İslam Ülkelerinde yöneticiler başa geçtikten sonra 30-40 yıl …vs. gibi uzun yıllardan beri makamlarını bırakmamışlar. Bu durumu onaylamak elbette mümkün değil. Ama buralardaki isyan hareketlerini Büyük Ortadoğu Projesi BOP kapsamında değerlendirmek daha doğru bir yaklaşım olur.
Şimdi Siyasilere sorum şu:
İçinde Türkiye’nin de üyesi olduğu NATO Askeri Kuruluşu, Libya da çıkan isyanda Kaddafi’nin Muhalifleri öldürttüğü gerekçe göstererek; sözde insani nedenlerle Libya y a müdahale etti ve etmeye devam ediyor.
Eğer ilerde Güney Doğudaki Kürt Vatandaşlarımız Devlete karşı daha büyük bir kalkışmada bulunurlarsa ve o zaman Türk Silahlı Kuvvetleri de bu olayı bastırmaya kalktığında, Batılılar Birleşmiş Milletlerden Libya örneğinde olduğu gibi bir Askeri Müdahale kararı çıkartırlarsa, bunu Devlet olarak, Millet olarak, Hükümet olarak nasıl karşılayacağız. Şimdiden bu sorunun cevabını düşünmeye çalışmamız lazım.
LİSTE DIŞI KALAN ADAYLAR
Siyasi Partilerimizde liste dışı kalan Aday Adaylarının içindeki Milli duruş sergileyen çok sayıda kaliteli insanın olduğunu düşünüyorum. Bazılarını da çok yakından tanıyorum.
Milli duruş sergilemeleri çok iyi eğitimli olmaları…vs. gibi iyi vasıflar onların liste dışı kalmalarına vesile olmuştur diyorum. Zira liderler ilerde kendilerinin yerlerine geçebilecek durumda iyi vasıflı kişileri istemeyebilirler. Yada kendileri ne verilen görev dahilinde  böyle kişileri bir engel olarak görebilirler. Liste dışı kalmalarda böyle bir durumda söz konusu olmuş olabilir.
Muhtemelen liste dışı kalanlardan yukarıda işaret ettiğim gibi üstün vasıflı kişilerden bazıları da Bağımsız Aday olmak istemiş olabilirler. Bizlere düşen ise, bu gibi insanlara oylarımızla destek olmak…
TERCİHİMİZİ HANGİ YÖNDE YAPMAMIZ LAZIM
Ben öncelikle şu hususu vurgulamak istiyorum:
Seçim Barajı sorunu olan Partileri desteklemek yerine, milli duruş sergileyen iyi eğitimli, tecrübeli Bağımsız Adayları desteklemenin Ülkemiz açısından daha faydalı sonuçlar çıkaracağı kanaatindeyim.
Bu itibarla 12 Haziranda yapılacak olan Milletvekili seçiminin Ülkemize ve Milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Başta Ekonomi olmak üzere diğer birçok işlerin iyi gittiğini söylemek elbette mümkün değil ve biz işler iyi gitmediği için parasal kayba da uğramış olabiliriz ama, bu kaybımızı çok çalışarak telafi edebiliriz. Fakat Ülkemiz bölünürse bunun telafisi mümkün değil.
Bu itibarla Halkımızın bu seçimde sağduyulu olarak hareket etmelerini, bir vatan borcu olarak görüyorum. Saygılarımla. (ANAYURT GAZETESİ, 29/04/2011 Cuma)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder